Birçok tanımı olmakla birlikte genel anlamda bilirkişilik, hukuk kurallarıyla çözülemeyecek ölçüde teknik ve mesleki bilgi ihtiva eden bir takım anlaşmazlıkların çözümünde, mahkemelerin alanında uzman kişiler tarafından yapılan incelemelere dayanarak karar vermelerini sağlayan müessesedir. Bilirkişi, 6754 sayılı kanun çerçevesinde “Çözümü, uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde oy ve görüşünü sözlü veya yazılı olarak vermesi için başvurulan gerçek veya özel hukuk tüzel kişisini” ifade eder.
Çağdaş hukuk sistemlerinde sıklıkla başvurulan ve önemli bir ispat aracı olan bilirkişilik müessesesinin, adalet sisteminin sağlıklı işleyebilmesi ve yargılama faaliyetlerinin hızlı ve sorunsuz ilerlemesi için sağlam temellere dayandırılması gerekir. Bu doğrultuda, geçmişte yaşanan sorunlar da dikkate alınarak, 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu 24.11.2016 tarihinde 29898 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunla, etkin ve verimli bir kurumsal yapı oluşturulmak amaçlanmıştır. 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nu takiben 03.08.2017 tarihinde Bilirkişilik Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bilirkişi mevzuatı çerçevesinde bilirkişiler; bağımsız, dürüst, tarafsız (objektif), güvenilir ve alanında yetkin kişiler olmalıdır. Bilirkişilik kanununda ortaya konan temel ilkeler (md.3) doğrultusunda bilirkişi, görevini dürüstlük çerçevesinde bağımsız ve objektif olarak yürütür. Raporunda kişisel bilgisi ve uzmanlığını gerektiren durumlar dışında açıklama yapamaz.
Ayrıca bilirkişi, aldığı görevi bizzat yerine getirmekle yükümlüdür. Kısmen de olsa başka bir kimseye devredemez. Görevi sona erse bile bilirkişiliği nedeniyle edindiği bilgi ve sırların gizliliğinin korunması ile yükümlüdür. Bilirkişi bağımsız olmak zorundadır ve bir konu hakkındaki görüşünü beyan ederken herhangi bir kurum veya makamın etkisi altında kalmadan görüşünü özgürce ifade etmelidir. Bu doğrultuda bağımsızlığına zarar verecek tutum ve davranışlardan uzak durmalıdır. Ayrıca bilirkişi, görevlendirildiği konularda, din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce vb. sebeplerle ayrım yapmaksızın dürüst ve tarafsız olmalıdır. Uyuşmazlığın taraflarına eşit mesafede olması beklenen bilirkişi, saygınlığını ve adalete olan güveni zedeleyecek her türlü davranıştan kaçınır ve kendine verilen görevi her türlü menfaatin üzerinde tutarak layıkıyla yerine getirir. Son olarak bilirkişiler, alanında uzman kişiler olmalı ve görev icra noktasında gerekli mesleki özeni göstermelidir. Yargılamada bilirkişiye olan ihtiyaç göz önüne alındığında, bilirkişilerin özel veya teknik bilgi açısından ilgili alanda gerçekten uzman olması ve bu uzmanlığını paylaşması beklenir. Uzmanlığın öneminin yanında, bu uzmanlığın taraflarca kolaylıkla anlaşılabilecek bir dil ile raporlara yansıtılması gerekliliği kaçınılmazdır. 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 10. maddesinde, bilirkişilik faaliyetinde bulunacak gerçek kişilerde aranan şartlar şu şekilde sıralanmıştır:
a) 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak.
b) Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak.
c) Daha önce kendi isteği dışında bilirkişilik sicilinden çıkarılmamış olmak.
ç) Disiplin yönünden meslekten veya memuriyetten çıkarılmamış ya da sanat icrasından veya mesleki faaliyetten geçici ya da sürekli olarak yasaklanmamış olmak.
d) Başka bir bölge kurulunun listesine kayıtlı olmamak.
e) Bilirkişilik temel eğitimini tamamlamak.
f) Bilirkişilik yapacağı uzmanlık alanında en az beş yıl fiilen çalışmış olmak ya da daha fazla çalışma süresi belirlenmiş ise bu süre kadar fiilen çalışmış olmak.
g) Meslek mensubu olarak görev yapabilmek için mevzuat tarafından aranan şartları haiz olmak ve mesleğini yapabilmek için gerekli olan uzmanlık alanını gösteren diploma, mesleki yeterlilik belgesi, uzmanlık belgesi veya benzeri belgeye sahip olmak.
ğ) Bilirkişilik temel ve alt uzmanlık alanlarına göre belirlenen yeterlilik koşullarını taşımak. Yukarıdaki şartları sağlayan gerçek kişiler, yerleşim yerinin veya mesleki faaliyetlerini yürüttüğü yerin bağlı olduğu “Bölge Kuruluna” ya da “Adli veya İdari Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonuna”, “Bilirkişilik Yönetmeliği” md.40’da belirtilen belgeleri ibraz ederek başvuruda bulunur. Başvuruları değerlendiren bölge kurulu, gerekli koşulları taşıyanları sicile ve listeye kaydedilmesine karar verir. Bilirkişiliğe kabul edilen kişilere üç yıl geçerliliği olan bilirkişilik yetki belgesi verilir ve bilirkişilik siciline kaydedilir. Bilirkişilik siciline kaydedilenler, yemin ettirilmek suretiyle bilirkişilik listesine alınır ve resen veya talep üzerine ilgili merci tarafından görevlendirilir. Görevlendirilen bilirkişiye, inceleyeceği konunun kapsamı yazılı olarak ayrıntısıyla bildirilir. İncelemeye konu belgeler imza karşılığında teslim edilir. Bundan sonra bilirkişi verilen süre içerisinde raporunu hazırlayıp sunmakla yükümlüdür. Belirlenen sürelerde yükümlülüğünü yerine getirmeyen bilirkişilerin yerine bir başkası görevlendirilebilir. Bilirkişi raporu, görevlendirme merci tarafından değerlendirilir. Bilirkişiden raporda ortaya çıkabilecek belirsizliklerin giderilmesini sağlamak için yeni sorular yöneltilmek suretiyle ek rapor da istenebilir. Bilirkişiler, yürüttükleri faaliyetlerin mevzuata uygunluğu açısından Bölge Kurullarınca denetlenirler. Bölge Kurulları bilirkişilerin hazırlayacağı raporları teknik bilgi yönüyle değil sadece ilgili kanun ve yönetmeliklerdeki usul ve esaslar açısından denetleyebilirler.